Düşünce Mektebi
1 Eylül 2018 Cumartesi
7 Ocak 2015 Çarşamba
4 Ocak 2015 Pazar
Kuran’a göre Kutlu Doğum -- Şevket Hüner
Yeniçağda Papa XII. Gregor tarafından düzenlenen Gregoryen (Miladi) takvime göre Hz İsa’nın doğumu başlangıç (sıfır) olarak alınır. Türkiye’de 1926’den itibaren Katolik esaslı bu güneş takvimi kullanılmaya başlamıştır. Katolik dünyası 24 Aralık günü Kudüs’e yarım saat kuzeyinde Betlehem Yeni Doğuş Kilisesi’nde Hz İsa’nın doğduğuna inanılan mağarayı ziyaret ederler. İşte burada bize düşen Vatikan’ın öne sürdüğü ve onun üzerinden kilise teşkilatlanmasına girdiği Meryem Ana, İsa (as) ve Cibril hakkında Allah’ın son kitabı Kur’an’ın ne dediğini orada duyurulmasıdır. Kur’an sadece İsa (a.s.)’nın değil annesi Meryem’in doğumunu hatta doğum öncesi anneannesinin niyetinden haber verir. Ve Kuran kutlu doğumu ayrıntılarıyla anlatılan Mesih’ten “Meryem oğlu İsa” diye bahsedilmesini ister.
Şimdi Kuran’da anlatılan “Kutlu Doğum” ve öncesini gözden geçirerek Allah’ı doğru bir şekilde tesbih ve tenzih etmeye gayret edelim.
Kur’an, Meryem oğlu İsa’dan (a.s.) bahsetmeden önce onun annesinin soyundan, kimlerden geldiğinden bahseder; “Şüphesiz Allah, Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini birbirinden gelmiş birer nesil olarak insanlar arasından seçip (onlara) lütfetmiştir. Allah, her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Al-i İmran / 33, 34)
Hz. Meryem’in doğumu öncesinde, annesinin niyetinden de şöyle bahseder:
İmran’ın hanımı demişti ki: ‘Rabbim, karnımda olanı tam hür olarak sana adadım, benden kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin.’ (Al-i İmran / 35)
İsa’nın (a.s.) anneannesi öyle bir dua eder ki bu dua adeta onun künyesini oluşturur. Artık Meryem’in ismi de konulmuş olur.“Fakat çocuğu doğurunca, ‘Ey Rabbim! Bak, bir kız çocuk doğurdum —Hâlbuki Allah, neyi doğuracağını ve (onun istediği) erkek çocuğun hiçbir zaman bu kız gibi olamayacağını bilmekteydi.— ve ona Meryem ismini verdim. Lanetlenmiş şeytana karşı onu ve soyunu korumanı diliyorum.’ dedi.” (Al-i İmran / 36)
Allah, babasız doğan Meryem’i o güne kadar çocuğu olmayan Zekeriya’ya emanet eder. Böylece kutlu doğum gerçekleşmeden Meryem bir peygamberin gözetimine verilmiştir.
“Bunun üzerine Rabbi, kız çocuğunu hoşnutlukla kabul etti, onu güzelce büyüttü ve Zekeriya'nın himayesine verdi. Zekeriya, ne zaman onu mabette ziyaret ettiyse yanında yiyeceklerle görür ve sorardı: ‘Ey Meryem, bunlar sana nereden geliyor?’ Meryem: ‘Bunlar Allah'tandır; Allah, dilediğine hesapsız rızık bağışlar!’ derdi.” (Al-i İmran / 37)
Melekler bile Meryem hakkındaki şahitliklerini şöyle dile getirmişlerdir:
“Hani melekler, ‘Ey Meryem! Allah, seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve dünya kadınları arasından seni seçti.’ (demişlerdi)” (Al-i İmran / 42)
Meryem’in iffeti ve Rabb’ine samimiyetle bağlanması da bizler içinde iyi bir örnektir;
“Ve İmran'ın kızı Meryem(in kıssasını muttakilere diğer bir örnek yaptık): O, iffetini korumuştu, bunun üzerine Biz onun (rahmindeki)ne ruhumuzdan üflemiştik ve Meryem Rabbinin sözlerinin ve (böylece,) vahyettiklerinin doğruluğunu kabul etmiş ve samimiyetle bağlananlardan biri olmuştu.” (Tahrim/ 12)
Allah, Meryem’i de Tevrat’ı tahrif edenlere bırakmamış merhametli Zekeriya (a.s.)’a emanet etmiştir. Emanet ehli Zekeriya (a.s.) ise hanımının kısır olmasına rağmen yıllar sonra oğlu Yahya ile müjdelenmiştir. Ardından Yahya da Meryem oğlu İsa’yı müjdelemiştir.
YAZININ DEVAMI: http://dusuncemektebi.com/kurana-gore-kutlu-dogum_m18152.html
3 Ocak 2015 Cumartesi
Şevket Hüner -- Maske ve kostüm
Yatsı namazında imam, “Bunun üzerine Musa, onların koyunlarını suladı. Sonra gölgeye çekilip, ‘Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım.’ dedi.“ ayetinin tilaveti, gözlerinden gittikçe hızlanan inci tanesi gibi yaşların süzülmesine neden olmuştu. Kasas suresinin 24. ayetinde söz edilen Musa’nın çaresizliğinin dile getirilişi, şu anda yaşadığı hale çok benziyor olmalıydı. Sağa selam verdiğinde ise solundakinden, akan yaşlarını gizlediğinden olsa gerek namazdan selamla çıkmanın da bir rahmet olduğunu fark etti. Etrafındakilerin ona baktığını sezinleyince, mahcubiyet içinde ‘Rabbim gözyaşlarımı her türlü gösterişten uzak tut.’ diye niyaz etti. Namazı tamamlayan imam tesbihat için yüzünü cemaate çevirdiğinde ve bakışlarının cemaatle birleştiğini fark edince, sanki çok güçlü projektörlerin sadece ona çevrildiği bir sahnedeymiş gibi kendini yapayalnız hissetti ve “Niye bakıyorlar?” diye hüzünlendi. Hâlbuki son on gündür, yani İstinyepark’taki görevine başladığından beri yatsı namazlarını hep bu camide eda ediyordu. Acaba gözlerim ağlamaktan kızardı da ona mı bakıyorlar diye eli cebindeki mendiline uzandığında, ceketindeki kırmızı rengi fark edince başından aşağı kaynar sular boşaldı. Görünen o ki Noel baba hidayete ermiş ve camiye gelmişti. Zira çalıştığı mağazada giyinmek için tahsis edilen yerde buz pistinde gösteri yapan kızlar da pervasızca üzerlerini değiştiriyorlardı. Yerinden usulca kalktı, gözleri yerde caminin ayakkabılığına yöneldi ve oradan kırmızı torbasını kaptığı gibi kaçarcasına uzaklaştı. “Neyse bu gece 31 Aralık, son iş günüm bir daha bu camiye uğramam olur biter.” diye düşünerek kendini rahatlatmaya çalıştı.
Vanlıydı. İstinye’de amcasının asker arkadaşının evinin bodrum katındaki küçücük bir odada yaşıyordu. Yıldız Teknik Üniversitesinin istatistik bölümünü kazanmıştı. Türkçesi ana dilinin tesiri altındaydı. Ten rengi esmerdi. Üstelik ismi de Usame idi. Bu üç olumsuz gibi görünen faktör onun hamburgercilerde, pizzacılarda ve giyim mağazalarında part-time iş bulmasını neredeyse imkânsızlaştırıyordu. A.v.m.’ de bir gün anketörlük yapmak istemiş fakat yaklaştığı herkesin, cüzzamlı görmüş gibi kendisinden kaçarcasına uzaklaştığını görünce bir tane bile form dolduramadan eli boş dönmüştü. Böylesine kendini garip ve biçare hissettiği günlerden ...
YAZININ DEVAMI İÇİN: http://dusuncemektebi.com/maske-ve-kostum_m18123.html
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)